SEVGİYLE, SAĞLIKLI YILLARA
Bu gün, sevenlerin sevgilerini sevdiklerine coşkuyla sundukları, çiçeklerin, hediyelerin ve romantik anların dolu dolu yaşanacağı bir gün olacaktır.
Yıllanmış evliliklerin içinden, bu günlere çok daha derin, çok daha anlamlı bir pencereden baktığımızda, halimizin ve hallerimizin nasıl göründüğü çok önemlidir. Sevgi, geçen uzun yılların içinde şekillenir, güçlenir, en değerli haliyle sarsılmayan bir aşk olup yüreklere yerleşir. Tabi ki bütün bu güzellikler ve sarsılmaz sevgiye sahip olmak için önce insan olduğumuzun idraki içinde olmalıyız. Bugün Anadolu toplumunda, yıllanmış, karanlık dünyaya hapsedilmiş sevgilere ve aşklara saygı duyarak unutmadığımızı göstermeliyiz.
Gençlik yıllarında kalbin hızla çarpmasına sebep olan aşk heyecanı, zamanla yerini huzura, güvene ve içten sadakatli bir bağlılığa bırakır. Günümüzde, eskiler ve yeniler sevgiye çok daha farklı pencerelerden bakmaktadırlar.
Eskiler, yıllar içinde birlikte gülmek, birlikte üzülmek, hayata dair her şeyi paylaşmak olarak gördükleri sevginin yanında istedikleri en güzel hediye sadakattir. Yeni nesil gençleremiz, öncelikli olarak hayata ve günlerine büyük bir arzunun sonunda ulaştıkları noktada, aşkı yaşama istekleri ile sevgiye bakmaktadırlar. “Sadakat” gerçeğini, sözde medeni dünyanın yaşadığı hayatı örnek alarak hiç umursamadan unutma istekleri daha ağır basmaktadır. Sözde, Anadolu ve İslam kültüründe sadakat, bir edep ve ahlak anlayışı olarak görüldüğü için maalesef bugünkü yaşanan bir kuşak çatışmasıdır. Millet olarak, Milli ve İslami kültürün ne olduğu konusunda tam olarak aydınlanmış olmadığımızı kabul etmemiz zor gelmektedir. İşte bu zorluklar aslında kültürümüzün kendi içindeki bir çıkar çatışması olduğunu fark etmemiz gerekmektedir. Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Hünkâr gibi, Pir Sultan, Hacı Bayram gibi, Veysel gibi, Neşet vb. Sevgiyi ve aşkı yaşama arzumuzu büyütmeliyiz.
Bugün eğer sevginin uygulanış biçiminde bir kuşak çatışması yaşıyorsak, hatanın büyüğünü eskiler kendilerinde aramalıdırlar. Onlar bizim eserimiz ve geleceğe bırakacağımız en önemli mirasımız oldukları gerçeğinden uzaklaşmamalıyız.
Benim anlayışıma göre, gerçek sevgililer günü, yıllar geçse de her sabah, sevenlerin gözlerinin, sevgiyle bakabilmesi, tuttuğu elleri sevgiyle ve aşk ile tutması ve bırakmamasıdır. İşte gerçek SEVGİ ve AŞK budur.
Sevgi sevenlerin, yalnızca güzel günlerde değil, zorlukların ortasında el ele, gönül gönüle durabilmesi, birbirine gülümseyerek sarılabilmesi ve yıllar içinde paylaşılan küçük anıların büyük bir anlam taşıdığını fark edebilmesidir.
Bugün, belki, toplumun büyük bir kesiminde, ilk günlerindeki gibi büyük sürprizler, heyecanlı kutlamalar olmayabilir. Ama yılların getirdiği o derin bağlılık, en büyük armağandır. Göz göze gelindiğinde anlatılan binlerce hatıra, kalbin içinde saklanan tüm sevgililer bu günden daha değerlidir.
Ancak, günümüzde genç nesĺin sevgi gösterilerine öfke ve birazda kıskançlık yerine, hoşgörü ve suçluluk duygusuyla bakabilmemiz en güzelidir.
Sevgi bir günlük gösteriye sığdırılacak bir duygu olmamalıdır. Aslında, Sevgiyi yaşamak ve yaşatmak, her günü sevgililer günü gibi yaşamaktır.
Bu günün en güzel hediyesi, birbirine duyulan minnet, vefâ ve sevgiyi çok derinlerden hissetmektir.
Sevgi ve saygıyla geçecek, sağlıklı ve mutlu yıllara inşaAllah!
14 Şubat 2025
HOŞÇA KALIN