Cennet Mekân Eğitmen Babam ”Oğlum doğru insanın, beyni ile dili barışık olmalıdır, Yaşamını düzenlerken, düşündüklerini dilinle söyle, riyakâr olma, riyakâr insandan uzak dur, riyakârlar göründükler“i, söyledikleri gibi olmazlar. Her zaman çevresini aldatır, olduklarından farklı görünürler”

Sözleriyle öğütler verirdi.

Geçen gün bir yerde okudum. “Sağımda ve solumda riyakâr insanlar çoğaldıkça gözlerim şaşı bakmaya başladı” Demiş bir zatı muhterem.

Riyakâr insanın cibilliyeti, cinsiyeti, şahsiyeti olmaz.

Birden fazla kişiliği olur ki; o tür insanlar kişiliksizdirler.

Allah o tür insanlardan, mütedeyyin insanları ve tüm insanlığı korusun, onlara da Hidayet nasip etsin İnşaAllah!

Geçen gün bir kardeşimiz Facebok’da paylaşmış, ”En büyük makam insan olmaktır”

Çok da doğru bir söz. Aslında bizler o makama sahip olarak dünyaya geliyoruz ama o makamı birçoğumuz koruyamıyoruz. Bakınız, inceleyiniz, yaratılan Canlı/Cansız tüm varlıklar, insan hariç  yaradılış görevlerini yapmaktadırlar. İnsan düşünen ve üreten bir canlı olarak, dünyalık makamlara insanlığımızı pazarlıyor, dünyalık makamlarında  değerini veremiyor, nefsimize pazarlıyoruz.

İnsanın ve insanlık dünyasının, büyümesi ve paylaşım kültürünün gelişimi için gerekli olan, Aklımızı ve ürettiği değerleri, nefsimizin kılıcı olarak görüyoruz.

Mevlana ne demiş “’Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” Müslüman’a göre riyakârlık münafıklıktır. Münafık, Müslüman olmadığı halde Müslüman’mış gibi gözüken insandır.

Toplum içinde, ister âlim, ister amele olsun beyni ile dili barışık insanlar haysiyetli insanlardır.

İkiyüzlü Âlimin, sırtına yüzlerce kitap yüklenmiş eşek kadar değeri yoktur. İkisi de taşıyıcıdır, biri yaradılış özelliği gereği sırtına yükleneni, bir mekândan başka bir mekâna taşır, biri de insanlığın felaketi için, insanlar, toplumlar, kurumlar, Milletler ve Devletler arasında fitne yaratmak için bilgiyi ve teknolojiyi taşır.

Riyakâr insanların gerçek yüzleri mutlaka ortaya çıkar ve bu kişiler toplum tarafından bir gün gelir dışlanırlar.

İnsanları kandırmak, yalan söylemek, Müslümanın inancına göre de büyük günahlardan biri olmasına rağmen riyakar için caydırıcı değildir.

İnsan yaşadığı sürece bir duruşu olmalı ve duruşunu korumalı, peşinden gitmelidir.

Gerçek düşünceye, duruşa ve medeni cesarete sahip olmayan insanlar, farklı mekânlara veya kişilere göre farklı maskeler takınırlar, bu gün kazandık zannederler ama bir gün gelir o kazançlarının ve varlıklarının içinde boğulur, mutsuz olurlar.

”Rotasını belirlemeyen gemiye rüzgâr ne yapsın”

Riyakâr insanlar, menfaatleri için her türlü kılığa bürünürler, menfaat için

El/Etek öperler.

Verenler, Alanlar, Aracılar, Ara bulanlar, vah! vah! vah ki; vah! halimize…

Kolaya kaçıp, riyakarca yorumlar yapılır “Bu dediğin 50 yıl önceydi, golü 90’dan atmışsın beyim amma” diye yoruma başlarlar, çare üretmezler.

“Çok güzel bir gol olmuş, amma Devede kulak” der, seni küçümserler.

Herkes işine geldiği gibi topa girer, çoğunluğu da topu avuta atar.

Birde umut aşılarlar topluma “Ummadığın taş baş yarar” Deyip, insanlarının umutlarını suiistimal ederler.

“Hey! Gidi gençlik hey! Şimdi gençlik bitmiş, bizim zamanımızda böylemiydi gençlik” Riyakarlığın daniskasını sergilerler.

Bu günlerde öyle yüzler ortaya çıkıyor, görüyoruz ki;

Bir yüzü âlim, bir yüzü zalim, bir tarafı gül, bir tarafı diken, birinin içinde şap, birinin içinde şeker, İnsana saç baş yoldururlar…

Her şeye rağmen, hani İbrahim Peygamberimizin Ateşine su taşıyan karıncaya, Ah! Vah! Çeken riyakarlar,

“Senin bu ağzında götürdüğün suyla o ateş söner mi?” diye sorarlar,

Karınca “Sönmezse de tarafım belli olur” diye cevap verir.

Sonuç olarak,

Âlim Zat’ın sözlerini hatırlayalım,

 “Ey Şıhlar! Şeyhler! Abdesti, namazı bozan şeyleri şiir gibi ne güzel de anlatıyorsunuz, birde şu imanı bozan şeylerden bahsediverseniz”

Anlatamasak da safımız belli olur.

24 Mart 2021

HOŞÇA KALINIZ