ELLERİNDE PATLASIN
Kendi galaksi sistemimizde tek, evrende de eşine henüz rastlanmayan canlılık içeren tek gezegenin, tek akıllı varlıkları olduğumuz söyleniyor.
Şu ana kadar bu tez doğru, ama aklın tanımına ters uygulamalar gördükçe insan olmaktan da utanmamız gerektiğini düşünüyorum.
Zira, kendini en akıllı sananlar, kelli felli adamlar, eğitimli insanlar, ticaret erbapları, işinsanları bu tek ve nadide gezegenin yaşanmaz hale gelmesine ve yok olmasına neden oluyor.
Şunu anlamak zor; bu gezegen size aş vermiş, ekmek vermiş, servet vermiş, hanlar, hamamlar, gökdelenler vermiş, İsveç’de sabah kahvaltısı, Fransa’da akşam yemeği yiyorsunuz, yanında havyarla şampanyayı götürüyorsunuz, yine de dünyanın köküne kibrit suyu döküyorsunuz.
Sorması ayıp ama, sayın kapitalistler siz kendini akıllı sanan birer salak mısınız?
Yok, sormaktan vazgeçtim, siz kesinlikle süzme salaksınız.
Bugün üniversiteler yolgeçen hanına döndü, soruları çalmaya da gerek yok, iki doğru yaptın mı istediğin bölüme giriyorsun, üniversite mezunu olmayanları zaten dövüyorlar.
Her üniversitenin, her bölümünün 1’nci sınıfında Ekonomiye Giriş diye bir ders vardır, ilk konularından biri de arz-talep dengesidir.
Çok basittir, bir cümle, üç kelimeyle bile anlatılır, ama ben biraz uzaktayım, der ki; ihtiyaç varsa mal ve hizmet üretilir, yani bir ihtiyacı gidermek için üretim yaparsınız, ürettiğinizi ihtiyacı olan talep eder, talep edenlere ürün arz edilir, yani sunulur.
Örneğin; bir kapitalist kar etmek ve zengin olmak istiyorsa, her gün ekmek alan insanların olduğu bir mahalleye fırın kurup ekmek üretip satarsa, ekmek talebine karşı ekmek arzını sağlar, bir ekmeği 2 liraya üretip 3 liraya satarsa 1 lira da kar eder.
Buraya kadar “Is everything understood?”, “Yes” mi?
Öyleyse devam edelim;
Şimdi kar amacı güden kapitalist bu ekmeği kime satıyor, mahalle halkına, halk neyle geçiniyor, tabi ki yüzde 80’inden fazlası maaşıyla, bunların yüzde 50’sinden fazlası da asgari ücretli.
Bu maaşlılar nerede çalışıp maaş alıyorlar, tabi ki kar peşinde koşan kapitalistlerin işyerlerinde.
Şimdi bu fırıncı kapitalist daha fazla kar elde etmek için sürekli yanında çalışan işçinin maaşını eksiltiyorsa ne olur?
Market sahibi, kasap, şarküteri, tekstilci, berber daha fazla kar hırsıyla dolara endeksli bir piyasada, her dolar artıp mal ve hizmetine zam yaparken, işçisinin maaşına zam yapmazsa ne olur?
Bakın bu soruyu ilkokul 2’nci sınıf öğrencisine sorun bilir.
Bilir yahu, bunu herkes bilir, biliyor, ama salağa yatmaktan geri kalmıyorlar.
Cevap: Kendini akıllı sanan salak kapitalist bir süre sonra elindeki malı satacak müşteri bulamaz, aslında talep vardır, arz da vardır, ama artık alım gücü yoktur.
Çünkü altın yumurtlayan tavuk bizzat arz edenin, yani kapitalistin kendi bıçağı ve eliyle kesilmiştir.
Kapitalist ağaca çıkmış ve bindiği dalı kesmiştir, aşağı düşmüştür, çanağı kırmıştır.
Tüm üretim maliyetlerine zam geldiği ve kendi de bu zammı arz ettiği mal ve hizmete eklediği halde, işçisinin maaşını sabit tutup artan zamlar karşısında alım gücünü düşürdüğü için satış yapamaz olmuştur.
Artık satan, yani arz eden vardır, karşısında belki talep eden de vardır, ama talep alım gücü olmadan bir hiçtir.
Şunu anlayın artık; her şeye zam yapıp işçinize yapmazsanız hiç bir kar elde edemediğiniz gibi, zarar da edersiniz.
İşçi kardeş, alacaksan da alma, bir süre daha kemeri sonuna kadar sıkın, ellerinde patlasın.
Siz yoksanız, onlar zaten yok.