EGE'DEN BİR HABER

Değerli okurlarım

Şehmus GÜMÜŞTAŞ

Değerli okurlarım, yeniden bir seçim sürecine girdik. Artık seçimi kazanması muhtemel iki aday da belli. Bir tarafta 21 yıldır iktidarda olan mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafta altı siyasi partinin doğrudan, ülkede değişim isteyen tüm siyasi partilerin ise dışarıdan destekleyeceği Kemal Kılıçdaroğlu. Son 21 yılda çok fazla seçim geçirdik, ancak Ak Parti iktidarı döneminde ilk defa bir seçime değişim rüzgarlarının kuvvetli estiği bir atmosferde giriyoruz. Sayın Erdoğan ilk defa, kaybetme ihtimalinin kazanma ihtimalinden daha yüksek olduğu bir seçime giriyor. Peki Ak Parti iktidarı nasıl bu hale geldi?

Önce Ak Parti’nin nasıl güç kazandığına bir bakalım. Bir yandan 27 Mayıs darbesinin intikamını almak isteyen bir nesil, bir yandan kurulamayan hükümetlerden, kırılgan ekonomiden ve her gün artan enflasyonlardan bıkmış bir halk, Sayın Erdoğan’ın daima dik duruşuna ve karizmatik liderliğine güvenen milyonlarca insan. Neticede Ak Parti 21 yıllık bir iktidarın sahibi oldu.

Peki bu milyonlarca insan bugün niçin artık iktidarın değişmesini istiyor? Cevap çok açık, Sayın Erdoğan’ın etrafını saran liyakatsız danışmanlar ve bakanlar. Tek yaptıkları partinin imajını kirletmek olan il ve ilçe başkanları. Partinin ismini kullanarak kamu kurumlarında önemli görevlere getirilen ve vaktini Ak Parti’nin trollüğünü yapmaya ayırıp asıl işlerini yapmayan kamu görevlileri.

Düşünün ki 11 ilimizi yıkan milyonlarca insanımızın hayatını karartan deprem sonrasında bu ülkenin makamı açısından en önemli bakanı, Sayın Cumhurbaşkanını durumun vahameti karşısında yanlış ve eksik bilgilendiriyor, onun hatası yüzünden depremde yaşanılan mağduriyet sayısı artıyor. Yetmiyor söz konusu bakan kameralar önüne geçip halka yalan beyanda bulunuyor doğruları ret ediyor ve neticesinde Sayın Cumhurbaşkanı bizzat kameraların karşısında doğruları anlatmak ve kendi bakanını yalanlamak durumunda kalıyor. Yine aynı deprem sonrasında depremzedeler çadır diye inlerken ve depremin üzerinden üç gün geçmişken elindeki çadırları bölgeye göndermeyen Kızılay’ın başkanının pişkin açıklamaları milyonlarca insanı çileden çıkardı. Söz konusu olayla ilgili devletin hiç bir şey yapmaması ise 21 yıldır Ak Parti’ye oy veren insanları bile kızdırdı.

Üç büyük bakanlığın tek bir bakanlık çatısı altında toplanması ve bu bakanlığa son getirilen isim olan Sayın Nebati ve hatta önceki Bakan Sayın Albayrak’ın açıklama ve davranışlarını da kendi akıllarıyla dalga geçilmesi olarak gören halk, artık kendileriyle dalga geçilmesin istiyor. Partinin il ve ilçe başkanlarının karışmadığı yolsuzluk kalmamış. Vatandaşın devlete şikayet ettiği bu yolsuzluklar ise bu il ve ilçe başkanlarının partide daha üst görevlerde bulunan abileri tarafından hasıraltı ediliyor. Çeşitli gerekçelerle vatandaştan rüşvet isteyen ilçe başkanını mı ararsınız? Hayali şirket kurup belediyelere naylon fatura kesen ilçe başkanı mı ararsınız? Yoksa rakı masasında dansöz oynatıp sosyal medyada ifşa olan ilçe başkanı mı ararsınız? Yahut, kendi ilçe başkanına kumpas kuran milletvekilleri mi ararsınız?

Tabi bununla birlikte, bir de milliyetçi oyları tutabilmek için ittifaka dahil edilen Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli var ki; her açıklamasında toplumun farklı bir kesmini küstürüyor. Sanıyorum Sayın Bahçeli’ye kızıp da Ak Parti’ye oy vermekten vazgeçenlerin oranı bile MHP’nin mevcut oy orına eşittir.

, yeniden bir seçim sürecine girdik. Artık seçimi kazanması muhtemel iki aday da belli. Bir tarafta 21 yıldır iktidarda olan mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafta altı siyasi partinin doğrudan, ülkede değişim isteyen tüm siyasi partilerin ise dışarıdan destekleyeceği Kemal Kılıçdaroğlu. Son 21 yılda çok fazla seçim geçirdik, ancak Ak Parti iktidarı döneminde ilk defa bir seçime değişim rüzgarlarının kuvvetli estiği bir atmosferde giriyoruz. Sayın Erdoğan ilk defa, kaybetme ihtimalinin kazanma ihtimalinden daha yüksek olduğu bir seçime giriyor. Peki Ak Parti iktidarı nasıl bu hale geldi?

Önce Ak Parti’nin nasıl güç kazandığına bir bakalım. Bir yandan 27 Mayıs darbesinin intikamını almak isteyen bir nesil, bir yandan kurulamayan hükümetlerden, kırılgan ekonomiden ve her gün artan enflasyonlardan bıkmış bir halk, Sayın Erdoğan’ın daima dik duruşuna ve karizmatik liderliğine güvenen milyonlarca insan. Neticede Ak Parti 21 yıllık bir iktidarın sahibi oldu.

Peki bu milyonlarca insan bugün niçin artık iktidarın değişmesini istiyor? Cevap çok açık, Sayın Erdoğan’ın etrafını saran liyakatsız danışmanlar ve bakanlar. Tek yaptıkları partinin imajını kirletmek olan il ve ilçe başkanları. Partinin ismini kullanarak kamu kurumlarında önemli görevlere getirilen ve vaktini Ak Parti’nin trollüğünü yapmaya ayırıp asıl işlerini yapmayan kamu görevlileri.

Düşünün ki 11 ilimizi yıkan milyonlarca insanımızın hayatını karartan deprem sonrasında bu ülkenin makamı açısından en önemli bakanı, Sayın Cumhurbaşkanını durumun vahameti karşısında yanlış ve eksik bilgilendiriyor, onun hatası yüzünden depremde yaşanılan mağduriyet sayısı artıyor. Yetmiyor söz konusu bakan kameralar önüne geçip halka yalan beyanda bulunuyor doğruları ret ediyor ve neticesinde Sayın Cumhurbaşkanı bizzat kameraların karşısında doğruları anlatmak ve kendi bakanını yalanlamak durumunda kalıyor. Yine aynı deprem sonrasında depremzedeler çadır diye inlerken ve depremin üzerinden üç gün geçmişken elindeki çadırları bölgeye göndermeyen Kızılay’ın başkanının pişkin açıklamaları milyonlarca insanı çileden çıkardı. Söz konusu olayla ilgili devletin hiç bir şey yapmaması ise 21 yıldır Ak Parti’ye oy veren insanları bile kızdırdı.

Üç büyük bakanlığın tek bir bakanlık çatısı altında toplanması ve bu bakanlığa son getirilen isim olan Sayın Nebati ve hatta önceki Bakan Sayın Albayrak’ın açıklama ve davranışlarını da kendi akıllarıyla dalga geçilmesi olarak gören halk, artık kendileriyle dalga geçilmesin istiyor. Partinin il ve ilçe başkanlarının karışmadığı yolsuzluk kalmamış. Vatandaşın devlete şikayet ettiği bu yolsuzluklar ise bu il ve ilçe başkanlarının partide daha üst görevlerde bulunan abileri tarafından hasıraltı ediliyor. Çeşitli gerekçelerle vatandaştan rüşvet isteyen ilçe başkanını mı ararsınız? Hayali şirket kurup belediyelere naylon fatura kesen ilçe başkanı mı ararsınız? Yoksa rakı masasında dansöz oynatıp sosyal medyada ifşa olan ilçe başkanı mı ararsınız? Yahut, kendi ilçe başkanına kumpas kuran milletvekilleri mi ararsınız?

Tabi bununla birlikte, bir de milliyetçi oyları tutabilmek için ittifaka dahil edilen Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli var ki; her açıklamasında toplumun farklı bir kesmini küstürüyor. Sanıyorum Sayın Bahçeli’ye kızıp da Ak Parti’ye oy vermekten vazgeçenlerin oranı bile MHP’nin mevcut oy orına eşittir.

Paylaş
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ